"Irkçılık" Üzerine

       Doğacağımız aileyi seçme şansımız yok. Hangi ırka mensup olacağımızı da önceden seçme şansımız yok. Her şey tamamen kontrolümüz dışında gerçekleşiyor. Bugün, bunun aksini iddia eden varsa zekâsından şüphe ederim. Asıl vurgulamak istediğim şey, yüzyıllardır çeşitli uluslara mensup insanların her birisinin kendisini diğerinden üstün görme çabası. Yahudiler kendi ırklarını üstün, diğerlerini aşağı görmüş. Almanlar Yahudileri "adi ırk" olarak görmüş ve yakmış. Fransızlar Türklerden nefret etmiş. Türkler "Bir Türk, dünyaya bedel ve dünya Türk olsun." demiş. İngilizler Afrika’daki yerlileri kendi yurtlarında 2'nci sınıf vatandaş ilan etmiş, binlercesini katletmiş... Vesaire, vesaire vesaire... Diğer ırkları saymadım diye de onlar masum değil. Hepsi öyle...

       Herkes kendi ırkını diğer ırklardan üstün görmekte ve bunu büyük bir kararlılıkla sürdürmekte. Ben bu çılgınlığı bir türlü anlayamıyorum. İnsan kendi marifeti olmayan bir şey için nasıl gururlanır? Sağlıklı ve güzel bir insan, hastalıklı bir çirkini nasıl hor görür? Kim istemez ki güzel olmayı? Kim çirkin ve hasta olmak ister ki?

       Alınan alınsın, lakin ırkçılık ile ahmaklık, aynı kokuşmuş lağımın fareleridir. Eskiden, ırkçıların, bilgisiz kimseler olduğunu düşünürdüm. Bugün maalesef bu çemberi daha da genişletiyorum. Dünyayı gezip gören, üniversite okuyan, yüksek mevkilere gelen insanlar da bu çemberin içine giriyor. Bütün bunların hiç birisi onların üzerindeki ahmaklığı almaya yetmiyor.

       Mensup olduğumuz ırktan memnun olabiliriz, sevebiliriz de. Ancak, başka ırkları aşağı görüp de kendi ırkımızı yükseklerde görmemiz büyük cahilliktir. Hele ki, bu uğurda başka insanları incitmek, öldürmek ve işkence etmek, ne idrak edilebilir ne de affedilir bir şeydir.

       Ey İngiliz! Sen mi seçtin İngiliz olmayı? 

       Ey Türk, sen mi seçtin Türk olmayı? 

       Ey Kürt! Sen mi seçtin Kürt olmayı?

       Yazmaya bile iğreniyorum. Çünkü konuşulmayacak kadar önemsiz bir aptallıktır ırkçılık. Deli zırvası, çocukça bir şey. Bu dünyayı en çok kana boğan ırkçılık değil midir? Sırf derisinin rengi yüzünden milyonlarca Kızılderili katledilmedi mi? Kan ve katliama, işkence ve cinayetlere sebebiyet veren bu ırkçılığı nasıl olur da beslersiniz. Bugün siz başkasına ırkçılık yaparsınız ve zarar verirsiniz, yarın da başkaları size aynı şeyi yapacaktır. Milliyeti ne olursa olsun, çocuklarına milliyetçiliği aşılayan her anne ve baba aslında birer katildir ve katil yetiştiricidir.

       Çocuklarımıza; insanların dili, dini ırkı ne olursa olsun, her birisinin ne kadar çok değerli olduğu bilinci aşılanmalı. Avrupa’da insanlar Türklere karşı bir önyargı oluşturmuş. Dolandırıcı, katil, barbar vs. Türkiye'de de Kürtlere karşı bir önyargı oluşmuş. Terörist, vatan haini, -benzin dökülüp yakılması gereken insanlar- vesaire vesaire vesare.. Kimse dönüp kendisine bakmıyor. Kimse hayatın değişmeyen kuralını idrak edemiyor. Haklı veya haksız, hangi taraf olduğu hiç önemli değil.  Biz haksız tarafın olduğu ailelerden birinde de doğabilirdik ve kendimizi o şiddetin içinde de bulabilirdik. Yumuşacık koltuklarımızda oturup televizyonda seyrettiğimiz şehit haberlerine yorum yapmasını iyi biliriz. Bu katliama sebep olan bir takım insanlara da yorum yapmasını biliriz. Ancak, hakikatten, o yumuşacık koltuklarımızda oturup da yaptığımız o yorumların kaçı yerli, kaçı yersiz? Atıp tutmak kolay, suçlamak daha da kolay. Yıkmak da kolay. Hatta, Yunus Emre'nin dediği gibi, "Yıkmak en kolay iştir, en paspal insanın bile yapabileceği bir iştir."

       Dünyaya barış, ancak ve ancak empati ile mümkündür. Yani, insanın kendisini başka bir insanın yerine koyması ve öyle düşünüp değerlendirmesi ile mümkündür. Dünyayı binlerce yıldır kasıp kavuran, insanı insana kırdıran olgular; aşırıya kaçmış din fanatizmi ve ırkçılıktır. Bu dünyada kötüler birlik olup iyilere karşı savaşmasını büyük bir ustalıkla yapabiliyorken, iyiler de birlik olup aynısını yapacak kadar iyi olamıyorlar maalesef. Kötü olan ırk yoktur, ama kötü olan insanlar vardır.

Özkan Çelen
23.06.2010